My site
Home | Sign Up | Log In

Blog


Home » 2012 » Sentyabr » 3 » Can Dündar - Aşk Budur!
4:49 PM
Can Dündar - Aşk Budur!
 
Can Dündar-Aşk Budur!

Öyle tesadüfler vardır ya: Bir otobüs durağında
poşetlerle beklerken, rastlaşırsınız aniden...
"Bu o..." diye içiniz titrer. Bir zamanlar yüreğinizi
yakan aşık, sarkmış göbeği, ağarmış saçlarıyla
... karşınızdadır... İki elinde iki çocuk...
- Nasılsın?
- İyiyim... Ya sen?...
- Kızın amma da büyümüş... Benim de var 10
yaşında...
- Annen, baban?..
- Babamı kaybettik. Annem hasta...
- Mutlu musun?
Sessizlik...
- Telefonumu vereyim, ararsın belki...
İki yanakta iki masum buse; biri eski sevgiliye, diğeri
onunla birlikte yitip giden maziye...
"- Kimdi o amca anne?.."
Yüreğinizde belli belirsiz bir iç çekme ve aklınızda
hınzır bir soru işareti:
"Acaba?.."
*****
Aliye ile Ramazan' in aşk hikayesinde buna benzer
bir hüzün gizliydi. Gerçi öyküleri, önce hakli olarak
bir "tip rezaleti" olarak yansıdı Milliyet' in
manşetine...
Ancak Ayşegül Aydoğan' ın haberi en az ilki kadar
hazindi: Polis memuru Ramazan Bey, öğretmen
Aliye Hanım'a 1954'te Karabük'te evlenme teklif
etmiş. Annesine bakmak zorunda olduğundan
kabul edememiş Aliye... Bir başkasıyla evlenmiş
Ramazan... Üç çocuğu olmuş, ancak Aliye' yi hep
aklında, göğsünde saklamış.
Gün gelmiş, eşi göğüs kanserine yenik düşmüş.
Ailesi "3 çocukla bir başına bas edemezsin, evlen"
diye tutturmuş. O da "Yıllar önce bir sevgilim vardı,
evlenirsem onunla evlenirim" demiş.
17 yıl sonra gençliğinin Karabük' üne dönmüş ve
Aliye'nin peşine düşmüş. Öğretmenlik yaptığı
okulda bulmuş onu... Müdürün odasında
beklemeye koyulmuş. Aliye odaya girip de eski
aşkını karşısında görünce şaşkınlıktan dışarı kaçmış.
17 yıl önceki teklifi yinelemiş Ramazan:
"- Evet" demiş bu kez Aliye öğretmen...
28 yıl evli kalmışlar. İkinci baharı yaşamışlar.
Malum, ikinci bahar, "son" bahardır. Orada aşk,
hayatla cilveleşmekten çok, hayat denilen çileyi
birlikte göğüslemektir.
71 yıllık yorgun kalbi teklemiş bir gün Aliye'nin...
Ramazan bir ambulansla hastaneye yetiştirmiş
eşini... Kabul etmemişler, paraları yok diye... Sonra
bir başkasına... Yine ret... Aliye Hanım ölümün
eşiğinde duyuyormuş Ramazan Bey' in
çırpınışlarını; "Allah'ım bunlar ne yapıyor" diye
ürperiyormuş. Ramazan Bey "ilk göz ağrım gidiyor"
diye sızlanıyormuş için için...
"Ona bir şey olursa ben ne yaparım?.."
Sonunda Ramazan Bey'in yeğenlerinin parasıyla
bir özel hastaneye yatırabilmişler. Sağ eli sımsıkı
eşinin avucunda...
"İlk bahar"da çoğunlukla imkansızlıktır aşkı
filizleyen, besleyen; "son bahar"daysa fedakarlık...
Bütün Dünya dergisinde vardı; çocuklara "Aşk
nedir" diye sormuşlar. Söyle demiş afacanlardan
biri:
"Anneannem sırtından hasta olmuştu. Eğilemediği
için ayaklarına oje süremiyordu. Dedem devamlı
elleri titremesine rağmen ananemin ayaklarına oje
sürüyordu. Bence aşk budur."

Category: Hekayələr və Məqalələr | Views: 1635 | Added by: Pasa_007 | Rating: 0.0/0
Total comments: 0
Only registered users can add comments.
[ Sign Up | Log In ]

Site menu

Log In

Search

Calendar

«  Sentyabr 2012  »
Ba.B.e.Ç.a.Ç.C.a.C.Şə.
      1
2345678
9101112131415
16171819202122
23242526272829
30

Statistics


Total online: 1
Guests: 1
Users: 0
Copyright MyCorp © 2024 | Create a free website with uCoz